Dün akşam televizyon ekranlarında ABD ve Mısır Dışişleri Bakanları "Hamas-İsrail" arasında ateşkes anlaşmasını açıklarlarken. İsrail saldırısı anında veya sonrasında Filistin'e gidişlerim aklıma geldi. Ne kadar zaman geçti ama değişen hiçbir şey olmuyor.

Dökme kurşun operasyonu yapılırken Gazze'ye gitmiştim. Gece yarısı Refah kapısından Gazze'ye girmiştik. Zorlu bir geçişti. Nedense Refah kapısından geçtiğimde inanılmaz gerilirim. Bu kapıdan hiç normal bir süreçte geçmedim. Gazze'ye girebilmek için iki yol tercih edebilirsiniz Mısır'ın Refah veya İsrail'in Erez kapısı.

İsrail'in Erez kapısından Gazze'ye giriş Refah kapısına rahmet okutur. Birçok kez de Erez'den girmiştim. Çelik bir tünelden kameralarla kontrol ediliyor ve hoparlörlerle yönlendiriyorsunuz. Soğuk ve ürpertici. Yıllardır Filistinliler bu kapılardan girip çıkıyorlar. Ayrıca karşılaştıkları hakaretlerin bini bin para.

Genelde uğradığı zülüm itibariyle gözler hep Gazze üzerinde olmuştur. Hele Batı Şeria'ya giriş ayrı bir azap. Check Pointlerde (kontrol noktaları) uzun kuyruklar, bağrışmalar, itiş kalkışlar sürekli bir gerilim hali söz konusu. Batı Şeria'da her yerleşim alanında kontrol noktaları var. Örneklemek gerekirse El Halil'den Beytüllahim'e (Beyt Lahm) veya Ramallah'dan Nablus'a gideceksiniz kontrol noktalarından geçmeniz gerekiyor.

Hele otoyol İsrail yerleşim alanlarına yakın bir yerinden geçiyorsa saldırıya uğrama ihtimaliniz yüksek. Filistinlilere ayrılmış olan topraklarda bile serbest dolaşım hakkı söz konusu değil. Batı Şeria ve Gazze'den Kudüs'e veya Batı Şeria'dan Gazze'ye akrabanızı ziyarete gidecekseniz işkenceye hazırlıklı olmalısınız. Haksız bir davranışa isyanınız gözaltına alınmanıza neden olabilir.

Aklımıza şu gelebilir Filistin otoritesinin kontrol ettiği Batı Şeria'da Yahudi yerleşimin ne işi var.

1967 Arap-İsrail savaşı (6 Gün Savaşı) sonrasında İsrail tarafından işgal edilen diğer Filistin toprakları üzerinde Yahudi yerleşimleri kuruldu. 1990'ların başında 100 bin civarındaki yerleşimci nüfusu 20 yıl içinde ise beş kat artarak 600 binin üzerine çıktı. Bugün Doğu Kudüs dâhil Batı Şeria'nın geneline yayılmış 220'den fazla yerleşim bölgesi var. Buralarda ikamet eden 600 bin Yahudi yerleşimci, fiilen İsrail'e bağlıdırlar.

İsrail, uluslararası anlaşmaların yasaklamasına rağmen hemen her yıl yeni yerleşim alanı inşaatı başlatılmakta ve bölgenin fiili egemenliğine sahip olmaya dönük belirlediği strateji doğrultusunda hareket etmektedir. Böylece Batı Şeria'nın stratejik noktaları, su kaynakları ve vergi toplama İsrail'in kontrolü altında bulunmakta.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas bu şartlar altında BM bağımsız ülke olma başvurusunda bulundu. Geçen yıldan bugüne kadar herhangi bir gelişme sağlanamadı. 29 Kasım'da da ABD ve İsrail'in karşı olmasına rağmen Filistin yönetimi BM'ye "üye olmayan gözlemci devlet" statüsü talebini iletecek.

8 gündür Gazze'ye yönelik devam eden kanlı İsrail saldırısı dün gece ateşkesle sona erdi.

Türkiye, Mısır ve Katar Hamas'la görüşerek ABD'nin de İsrail nezdinde devreye girmesiyle bir ateşkes sağlanmış oldu.

Henüz ateşkes şartlarının içeriği tam olarak açıklanmadı. Sızan bilgilere göre ambargonun devam etmesi ilk şartlardan biri. Ambargonun neleri kapsadığını bilmiyoruz. İnsani yardım malzemelerini içermediği açıklandı. Uygulama birçok şeyi gösterecek.

Ateşkes sonrası tarafların yaptığı açıklamalara bakılırsa her şey pamuk ipliğine bağlı bir hal arz ediyor.

Hamas yetkilileri, ateşkesi bir zafer olarak nitelendirdiler. Siyasi ve askeri açıdan bakıldığında önemli bir merhale kat ettikleri ortada. Hamas, artık bir terör örgütü değil muhatap alınan bir hareket ve denklemin içinde.

İsrail ateşkesin en önemli şartı olarak "ambargonun devamını" ileri sürmesi önemlidir. Batı dünyası Gazze'ye uygulanan ambargoyu meşru kabul ediyordu. Şimdi de İslam dünyası zımnen ambargoyu onaylamıştır.

İsrail'in 8 günlük Gazze'ye yönelik saldırısında ortaya yeni bir durum çıktı. 2008-2009 dökme kurşun operasyonunda dünyada büyük bir halk tepkisi yükselmişti. Her yerde mitingler yapılıyor, yürüyüşler düzenleniyor ve yardımlar toplanıyordu. Hepimiz Mısır'ın Refah sınır kapısına koşmuştuk. Hükümetler bu tepkinin çok gerisinde kalmışlardı.

Bu kez hükümetler hızlı bir inisiyatif aldılar. Başbakanlar, bakanlar ve bürokratlar Gazze'ye koştular. Gazze halkıyla dayanışma mesajları verdiler. Dolayısıyla sivil tepkiler gölgede kaldı.

Bosna Hersek Cumhurbaşkanı merhum Alija İzetbegoviç "En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir" ve ülkesi için teklif edilen barış için "dünyadaki bu liderlerle adil bir barış yapmak mümkün değildir" diyordu.

Ateşkesle birlikte birçok şey değişecek. Dileğim odur ki bu ateşkesin sonuçları Hudeybiye antlaşmasında Allah'ın (c.c) Fetih suresinde belirttiği Feth-i Mubin gibi olur.

Değilse bu dünya ile adil barış mümkün değil.