Hayat ancak geriye bakarak anlaşılabilir; ama ileriye bakarak yaşanmalıdır.

Soren Kierkegaard

Danimarka Kraliçesi II. Margrethe'in davetlisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le birlikte Kopenhag'a bir ziyarette bulunduk.

Ziyaret iç siyasette tansiyonun yükseldiği ve bölgemizde yeni bir gerilim alanının ortaya çıktığı zaman diliminde gerçekleşti.

Uçağımız bulutların arasında süzülürken William Shakespeare'in Hamlet'ini düşündüm. Tarih nice iktidar mücadelelerini anlatan öykülerden oluşmuştur. Shakespeare'in yazdıkları en etkileyici olanlardır. Benim favorilerim arasında Julius Caesar, Kral Lear ve Hamlet'in özel bir yeri vardır.

Hamlet, 1599 ile 1601 yılları arasında yazılmış temasında trajediyi işleyen oyun: İktidar için amcası tarafından öldürülen babasının intikamını almaya çalışan Prens Hamlet'in öyküsüdür.

Bu yolculukta aklımda sadece Shakespeare yok. 10. yy'da Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan şair ve gezgin Ahmed bin Fadlan'ın Volga nehrini takip ederek kuzey batıya doğru yaptığı, pagan ve barbar bir kavim olan Norslar'a rastlamasını anlatan seyahatnamesini anımsıyorum. Norslar veya Vikingler İskandinav kavimlerin ortak adıdır.

Bu seyahatname 13. Savaşçı adıyla yönetmen John McTiernan tarafından sinema diline aktarılmış, başrollerini Antonio Banderas (İbn Fadlan) ve Ömer Şerif (Melchisidek) oynamıştı.

Osmanlı-Danimarka ilişkileri 250 yıl öncesine dayanır. 14 Ekim 1756'da, Sultan III. Osman ve Kral V. Frederick tarafından 'Dostluk ve Ticaret Antlaşması' imzalanmıştır. 1758'de Danimarka, Osmanlı İmparatorluğu'na olağanüstü bir temsilci atamıştır.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte ilk defa Cumhurbaşkanı düzeyinde bir ziyaret gerçekleşmiş oldu.

Danimarka hava sahasına girdiğimizde bizlere F-16 uçakları eşlik etti. Havaalanında kraliyet töreniyle karşılandık. Karşılama törenine bakıldığında Danimarka bu ziyarete büyük bir önem veriyordu.

Kraliçe'nin Cumhurbaşkanı ve eşinin onuruna Amalienborg Christian VII's Sarayı'nda verdiği akşam yemeğine katıldık. Her şey değişip geçmişin değerleri hızla yok olurken; davet büyük sadelik içinde saklı bir ihtişam içinde; geçmişin geleceğe aktarımıydı adeta.

Davetler ve ikili görüşmeler ülkemizin 10 yılda ne kadar önemli bir sıçrama yaptığının kanıtıydı adeta.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt'in basın toplantısında ortaya çıkan bir gerçeklik de; 'ülkelerin iç sorunları herkes tarafından yakından takip ediliyor ve sadece kendilerine ait olmadığı' olgusuydu.

Basın toplantısında Başbakan Helle 'Türkiye'nin AB'ye tam üyelik ilgi verdikleri güçlü desteğe vurgu yaparak, medya ve hukuk alanındaki gelişmelere' dikkati çekti.

Kırım konusunda Rusya'nın izlediği yol en çok Doğu Avrupa ülkelerinde tedirginlik oluşturuyor. Her iki lider de 'sorunun Ukrayna'nın toprak bütünlüğü içinde uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesi gerektiğine' vurgu yaptılar.

Danimarka ziyaretinde iki kez Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşme fırsatını yakaladık. Cumhurbaşkanımız uluslararası rekabette oluşan düşmanlıklara takılmadan Türkiye'nin seçim sonrasında reform günlerine geri dönmesi gerektiğinin altını çizerken; demokratikleşmeye, şeffaflaşmaya, kuralların sağlam olarak belirlenmesine, çözüm sürecine zarar verecek davranışlardan kaçınılmasına, devlet içindeki örgütlü yapılara karşı kuralları sağlam koyarak ve hukuk içinde mücadele edilmesi gerektiğine' vurgu yaptı.

Son gecede Cumhurbaşkanı Gül ve eşinin Kraliçe II. Margrethe ve Prens Henrik onuruna verdiği kabul töreninde; Fatih Erkoç ve ekibinin konseri muhteşemdi. Türk müziğinin kalbe dokunan tarzı d'Angleterre Oteli Palm Court Salonu'ndaki tüm konukları etkisi altına aldı.

İki ülke arasında 250 yıllık ticari ve dostluk anlaşması olmasına rağmen; bugün yeterli bir ekonomik ilişki bulunmamakta. Bu seyahat bu bağlamda önemli bir milat oluşturacağa benziyor.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanGunduz/danimarka-izlenimleri/50897