Charles Aznavour'a
Avrupa Birlii Uyum Komisyonu'nun davetlisi olarak Paris'teyim. Bakan zmir Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekeliolu komisyonun çalmalarn izlemem için beni Paris'e davet ettiinde Karabük-Safranbolu-Amasra-stanbul hattnda bir yolculuk içindeydim. Ve günlerdir zihnimi megul eden olay konusunda yazmam gerektiini düündüm.
Mevsim sonbahar, doa yeilden sarya kadar tüm renkleri içinde barndryor ve yerler sararm yapraklarla örtülü. Hafif esintiyle yapraklar aaçlarn dallarndan kopup oradan oraya savruluyor. Her yapran düüp yere doru savruluu yüreimde derin bir hüzne dönüüyor.
Karabük'ten Bartn'a giderken yolda oluan manzara görülmeye deerdi. Yolun iki yannda sararm yapraklaryla gökyüzünde bulumu aaçlardan olumu bir koridor. Arabamz yolu kaplayan sararm yapraklarn üzerinden geçerken, bir ksm tekerleklerimizin altnda eziliyor asfalta yapyor ve dier bir ksm yeniden savruluyordu.
Bartn'dan Amasra'ya doru yol aldmzda günein son klar Roma mparatorluu döneminden kalma Kukayas yüzeyindeki kabartmalara dümekteydi. Ardndan Fatih'in Amasra'y fethe giderken ehir-doa uyumunu görüp 'Lala lala çem-i cihan bu ola' sözünü söyledii Bakacak'tan geçerek binlerce yllk tarihe tanklk ettik. Medeniyetlerin ayn yolu takip ettiklerini gördüm Roma'dan Osmanl'ya.
Bizden önce kurulmu ve yok olmu medeniyetleri düündüm. Nice insanlar gelip geçmiler ve nice öyküler oluturmular bu topraklarda.
Yolculuk derin düüncelere sevk etti beni. Arabadan inip benden önce gidenlerin izlerini takip edip, seslerini duyabilmek ve öykülerine tank olmak için yürüdüm.
1997'de Bosna Hersek'in bakenti Sarajevo'dan stanbul'a gelmek için havaalanna gitmitim. Uçan kalkna ksa bir zaman kalmt. Uçu ilemlerimi hzl bir ekilde gerçekletirdikten sonra kontrollerimi ve gümrük ilemlerimi yapabilmek için acele ediyordum. smim anons ediliyordu. Önümde yava hareket eden bir beyefendi vard. Ona uça kaçrmak üzere olduumu söyleyerek yardmc olmasn talep ettim. Hafif bir Türkçe ile nereye gitmek üzere olduumu sordu. stanbul'a gidiyorum diye cevapladm.
Hüzünle kark titrek bir ses tonuyla 'Ne kadar güzel, stanbul'a gidiyorsunuz' diye karlk verdi.
Ya siz efendim: 'Viyana'ya oradan Erivan üzerinden Beyrut'a gideceim' dedi.
Nereli olduunu ve ne i yaptn sordum. adam olduunu, stanbul'dan Lübnan'a göç eden Ermeni bir aileye mensup olduunu, Beyrut'ta doduunu ve çocukluunda kendisine büyükbabasnn doduu ehir stanbul'dan öyküler anlattn söyledi.
Siz hiç stanbul'a geldiniz mi diye sorumu tekrarladm? Gözleri doldu ve burun çekiinden sonra; 'Hayr, ama çok istiyorum' cevabn verdi. Geliniz dedim ve adresimi uzattm.
kimiz ayn medeniyetin ve iklimin çocuklarydk. Ortak dilimiz, öykülerimiz vard ve Sarajevo'da rastlamtk.
'Ne ile karlaacam bilmiyorum, tedirginim' dedi. Tedirginlik hissetmek, ürkek bir ceylana dönümek.
Ya hasret, ya bizi ina eden öyküler.
Austos 2006'da srail Lübnan'a saldrdnda olaylar yerinde görmek için Beyrut'a gitmitik. Dou Beyrut bombaland için Büyükelçimiz rfan C. Acar güvenliimiz için bizi batda bir otele yerletirmiti.
lk gün ve gecesinde otelimizin çatsndan seyretmitik bombalanmay.
Osmanl'nn zayflamas ve yklyla yaadmz corafyada 1000 yllk kardelikler ve komuluklar sona ermiti. Yklma devam ediyordu. Savalar ve sürgünler hayatmzn bir parças olmutu.
Ertesi gün ehir turunda gördük ki Bat Beyrut'ta youn olarak Ermeniler yaamaktayd. Kaldmz otelin çalanlarnn da bir ksm Ermeni idi.
Yemeimizi hazrlayan hanmefendi bir akam masamza geldi. Selam verdi ve kendini takdim etti. Annesi Kahramanmara'ta domu bir Ermeni idi, önce Halep'e ve ardndan Beyrut'a göç etmilerdi. Annesinin doduu ehri görme arzusunu iletti bizlere. Beyrut'tan ayrlacamz zaman bizimle gelmesini söyledik. Gelmeye cesaret edemedi ve yüreimiz buruk ayrldk.
Savrulan sararm yapraklara baktkça bir daha göremeyeceklerimi ve baka bir vakte ertelenmi kavumalar düündüm. Sabra tahammülü kalmad zamann. Bir yaprak gibi savruluyoruz, özlemlerimizle kalyor geride ve gidenlerin ayak izlerini soruyoruz. Engeller, kayglar ve korkular doluyor içimize.
Paris'e giderken Charles Aznavour'un Nedim Gürsel'e yazd mektubu hatrladm.
'En son babamn doduu Gürcistan' ziyaret ettim. Benim için heyecan verici, zevkli bir seyahatti. Birkaç yl önce kz kardeim Ayda'nn doduu kent olan Selanik'e gitmitim. Selanik'in son hali çok houma gitmedi. Annemin doduu yeri (Adapazar) görmek için fazla zamanm kalmad. Hac Bekir'e gitmek, o unutulmaz tad tekrar yaamak, küçük lokantalarn mutfaklarna girmek istiyorum.'
Bata Charles Aznavour'a, Sarajevo'da karlatm iadam Sarkis'e ve Beyrut'ta bize annemizin mutfan aratmayan Vartakhatun hanmefendiye çarda bulunuyorum.
Bizler ortak öykülerin insanlaryz. Yeni öyküler oluturmalyz, gelecek nesillere brakmak için. Charles Aznavour'u ehrime Adapazar'na davet ediyorum. Konuumuz olmas bizleri memnun edecektir.
Ben gurbettekinin hasretini bilirim.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanGunduz/ben-gurbettekinin-hasretini-bilirim/40569
|