'Ey iman edenler!

Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kafirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz.' (Mâide:57)

Her gün gazetelerde 'ABD'nin insanlı veya insansız hava araçlarının saldırıları sonucu Afganistan veya Pakistan'da onlarca sivil öldü ve yaralandı' haberlerini okumak artık sıradanlaştı.

Aziz kardeşim Bahattin Yıldız Afganistan'da bir uçak kazasında şehit düştükten sonra ülkemizde Afgan halkının bir sesi de kalmadı.

1979'da Sovyetler Birliği'nin (Rusya) Afganistan'ı işgaliyle başlayan süreç devam ediyor. Dile kolay savaş başlayalı tam 34 yıl oldu.

1979 ve 80'lı yıllarda gündemimizin en önemli maddesi Afganistan direnişiydi. Sovyet işgali 27 Aralık 1979'da başladı ve 9 yıl sürdü.

Afgan savaşçıları ve halk, büyük kayıplar vermesine rağmen 'destansı direnişle' 15 Şubat 1979'da işgali sonlandırdılar. Bu savaş Sovyetlerin sonunu getirdi ve birlik dağıldı.

Milletimiz Afganistan savaşını yakinen takip etmiş ve elindeki imkânlar ölçüsünde yardımda bulunmuştu.

1993'de merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'la birlikte Senegal'deki İslam Konferansı Teşkilatı'nın zirvesine gitmiştik. Gece sohbetlerinin birinde Afganistan sorununu tartışmıştık.

O günlerde hükümet Afganistan'da sadece Özbek General Raşit Dostum'u destekliyordu. Bunun eksik bir siyaset olduğunu kendilerine ifade etmiştim. Peştun ve Tacik unsurlarla ilişki kurmamız ve bu konuda Ahmed Şah Mesud'un davet edilip, ilişki kurulması gerektiğini söylemiştim.

Bir tarafta dışta Filistin, Bosna-Hersek, Abhazya ve Yukarı Karabağ sorunu ile diğer tarafta içte PKK sorunu vardı. Merhum Cumhurbaşkanı Özal'ın ömrü vefa etseydi Ahmet Şah Mesud davet edecek ve Afganistan'ın iç istikrarı için devreye girilecek ve böylece yeni bir süreç başlatacaktı.

Sovyet işgalinin ardından çok kısa bir istikrar sürecinin ardından aşiretler ve kabileler savaşı başladı. 1996'da Molla Muhammed Ömer liderliğinde medrese öğrencilerinin oluşturduğu 'Taliban hareketi' ülkenin büyük bir kısmını kontrol altına aldı. Taliban yönetimi uluslararası boyutta meşru görülmedi.

11 Eylül 2001'de ABD'ye yönelik saldırı, Bamyan'da bombalanan Buda heykelleri, Afgan kadınının 'Burkası' ve en önemlisi Taliban El- Kaide ilişkisi gerekçe gösterilerek 7 Ekim 2001'de Afganistan bu kez ABD liderliğinde NATO güçleri tarafından işgal edildi.

Afgan tarihi 'işgaller ve direniş' tarihidir. Bugüne kadar işgalde başarılı olabilmiş ülke yok.

Afganistan'ın bu günkü durumuna bakalım. Bir tarafta şeytanlaştırılmış Taliban, öte yanda Batılıların desteklediği Hamid Karzai yönetimi.

Ne gariptir ki; batılı birkaç yazarın yazdıkları ve uluslararası sistemin oluşturduğu imajın dışında Taliban hakkında hiçbir bilgimiz yok.

Taliban gündüz ülkenin yüzde 60'ını ve gece yüzde 80'ini kontrol ediyor. İşgalci güçler sadece gündüzleri kırsala çıkabiliyor ve başkent Kabil'de hâkimiyetleri yüksek. İngiltere tahtının üç numaralı veliahdı Prens Harry bile Afgan savaşçısı öldürmek için yılbaşında bölgeye gitti.

ABD, 2014'ten itibaren çekileceğini ve güvenliği Afgan Ordusu'na bırakacağını açıkladı. Kâhin olmaya gerek yok, işgalci güçler çekildikten sonra; önce kanlı bir iç savaş başlayacak, ardından işbirlikçi yönetim gidecek ve Taliban kısa surede ülkeye tekrar hâkim olacak.

Uluslararası iradeyi göreve davet edebilecek konumda da değiliz, bugünkü durumun mimarı onlar.

İslam'ın mukaddesatlarına saldıran, Kur'an-ı Kerim'i yakan, tecavüz eden, sivil halkı katleden, öldürdükleri Afganlıların üzerine idrarlarını yapan bir ittifakın bu coğrafyada başarılı olma şansı yok. İşin ilginç yanı bütün bu olanlar başka bir gezegende yaşanıyor gibi İslam dünyasının kayıtsızlığı da not edilmeli.

Her ülke duyarlılığını 'siyasal nüfuz alanlarına' göre planladığı sürece bu durum her yerde devam edecek.

Kış aylarındayız. Bilirim Afganistan kışı zorludur. Tam 34 yıldır işgal ve iç savaş boyunduruğunda yaşamaya çalışan bir millet. 2 milyonun üzerinde insan öldü, yüzbinlercesi sakat ve evsiz, milyonlarcası İran ve Pakistan'a göç etmiş durumda.

Binlerce masum insanın ölümüyle sonuçlanan işgal ne getirdi? Afganistan halkının refah düzeyini artırdı mı? Düşmanlığın derinleşmesinden başka ne işe yaradı?

Yeryüzünün en büyük sefaletlerinden biri de Afganistan'da yaşanıyor. Müslümanlar dâhil hiç kimsenin umurunda değil. İşgali sonlandıracak ve iç savaşı durduracak bir irade yok.

İslam Dünyası, sorunlarını çözecek siyasi, ekonomik ve askeri organizasyonları derhal oluşturmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ile sorunlar çözülemez.

Bu milletin, Afgan halkına tarihten gelen ve ödenmesi gereken bir borcunun var olduğunu hatırlatmak isterim.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanGunduz/afganistan-ah-afganistan/35794