1999'da NATO operasyonun hemen ardından gelişmeleri görmek üzere Makedonya üzerinden Kosova'ya gitmeye karar vermiştim.

Yola çıkmadan önce arkadaşım merhum Yusuf Bağlar'la karşılaştım. Kendisine Kosova'ya gideceğimden bahsedince, orada akrabalarının var olduğunu söyledi. Bir isteğinin olup olmadığını sordum. O da eve sormuş, Yusuf'un babası Ethem Amca 'Bizden selam söylesin' demiş ve 10 Mark para göndermiş. Bu10 Markın ne için olduğunu sordum.

Yusuf , 'Bizde adettir, buna 'yüz görümlüğü' deriz. Paranın azlığının veya fazlalığının önemi yok, sağlık ve esenlik içerisinde olduğumuzu haberdar etmektir amaç.' dedi. 10 Markın yanı sıra kendisi de bir miktar hazırladı ve bana verdi.

Güzergâhım doğrultusunda önce Üsküp'e gittim. Oradan da Prof. Dr. İsmail Bardhi ile kara yoluyla Kosova'ya.

Kosova'ya NATO müdahalesi yeni yapılmış ve yol kenarlarında Sırplara ait vurulmuş tanklar vardı. Henüz siyasi otorite oluşmamış, ülke Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) ve NATO birliklerinin kontrolü altındaydı.

Priştine'de birkaç gün kaldıktan sonra Gllogova ve Klina üzerinden Peja'ya (İpek'e) Yusuf'un akrabalarını ziyarete gittim.

Benim bu şehre, İpek'e (Peja) ilk gelişim değildi.1998'de Arnavutluk üzerinden gelmiştim ki o zaman Kosova'nın tümü Sırp askerlerinin kontrolü altındaydı. Deçani ve Gjakova bölgesinde UÇK ile kalmıştım.

Yusuf'un emanetini teslim ettikten sonra, 10 Markı büyük halaya verdim, bunu Ethem Amca'nın 'yüz görümlüğü' olarak gönderdiğini ve selamının var olduğunu söyledim. Büyük halanın gözleri yaşardı 'Aleykümselam' dedi ve parayı aldı. Koynundan çıkarttığı kendi para kesesini açtı ve oradan bir başka 10 Markı bana verdi 'Varasın gidesin Ethem kardeşime selamımızı değdiresin, iyi olduğumuzu söyleyesin' dedi ve devam etti 'Evladım biz Arnavutlar hafif Türkçe konuşuruz.'

Türkçe'den Türkçe'ye ilk sözlük Kamûs-ı Türkî'nin yazarı Şemseddin Sami (Frashëri) ve İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif'in Arnavut olduğunu düşündüm. Ayrıca Mehmet Akif de İpekli idi.

Sadece gülümsedim, söyleyecek bir kelime bulamadım ve elini öptüm. İzzet ü ikramda bulundular. Yıllar öncesinde kesintiye uğrayan ortak kültürü yeniden düğümlüyorduk adeta, bir daha kopmamak üzere.

17 Şubat'ta Kosova'nın bağımsızlığının 5. yılı kutlandı. Bu kutlamalar esnasında ülkeye ziyaret gerçekleştiren Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı Pakinam Hasan Khalil El Sharkawy Kosova'yı resmen tanıdıklarını açıkladı. Kosova'yı tanıyan ülke sayısı böylece 99'a ulaştı.

Kosova bağımsızlığa kavuştuktan sonra siyasiler ve entelektüeller tarafından 'Türkçe ve Türk tarihi' ile ilgili tartışmalar yaşandı. Zaman zaman üzücü gelişmelere tanıklık ettik. Bunların bir kısmı süreçte yoluna girdi.

İki hafta önce Kosova Eğitim Bakanı Rame Buja, Priştine'de yayınlanan 'Bota Sot' gazetesiyle yaptığı söyleşide, Avrupa Komisyonu'nun talebi üzerine Kosova tarih kitaplarında nefret içeren ifade ve paragrafların kaldırılmasını değerlendirmiş. Komisyonu'nun taleplerini dikkate alacaklarını buna rağmen tarihin değiştirilmesinin asla düşünülmediğini söyledi ve Osmanlı Devleti'ne 'işgalci' dışında başka bir tanım yapılamayacağını, başka bir sıfat verilemeyeceğini de ekledi.

Buja'nın Osmanlı Devleti'ni 'işgalci' olarak nitelendirmesi kabul edilemez. Ülkemizde kime sorarsanız sorun Osmanlı, Anadolu Devleti mi yoksa Rumeli Devleti miydi diye? Genelde verilecek cevap Anadolu Devleti olduğu ama bir o kadar 'Rumeli Devleti' olduğu ve sadece 'Türklere' ait olmadığıdır.

Yusuf Bağlar kardeşim 17 Ağustos 1999 depreminde vefat etmemiş olsaydı; onu 'yüz görümlüğü' ile Rame Buja'ya gönderirdim.

O yok şimdi, Priştine'deki dostlarımıza sesleniyorum: 'Varasınız Buja kardeşime selamımızı değdiresiniz. Ve diyesiniz ki Osmanlı tarihi, Anadolu halklarının tarihi olduğu kadar, Balkan, Kafkas, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika halklarının da tarihidir.

Osmanlı tarihi, Türklerin tarihi olduğu kadar Arnavutların da tarihidir.

Belki de daha fazla.'

Kosova Devleti'nin 5. bağımsızlık yılı kutlu olsun.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuleymanGunduz/osmanli-tarihi-ne-kadar-turklerin-tarihidir/36435